Öncelikle ismini ne koyarsanız koyun çözüm süreci, Kürt sorunu, çözüm paketi vs. insanların doğuştan sahip oldukları haklarını; hiç bir hükümet, parti yada hizip pazarlık söz konusu yapamaz, yapmamalıdır.

Eğer bir yerde sorun ya da sorunlar varsa muhakkak, çözümleri de vardır. Sizin sorunlara çözüm odaklı mı yoksa çıkar odaklı mı baktığınıza bağlıdır. Siz bir sorunun çözümü için öncelikle samimiyetle üzerine eğilmeniz gerekmektedir. Yoksa mevcut olan sorunlar bir paradoks ile daha büyük sorunlar doğurmuş olacaktır.

Çözüm süreci ülkemizin tarihi ve adeta iç kanaması mahiyetinde bulunan bir problemidir. Osmanlı dönemi zamanında Fransızlar tarafından içimize yerleştirilen milliyetçilik (kavmiyetçilik), zamanla bütün topluma sirayet etmiştir. Türkiye cumhuriyeti, tarihin de, jakoben olarak Kemalist ve seküler, paradigma ile hareket edilmesi sonucu faşizan bir sistem doğurmuştur. Tekçilik üzerine bu sistem dışlayıcı hareketlerine devam etmiştir. Ama Kürtler kurtuluş savaşı ile birlikte kaderlerini Türkler ile birlikte birleştirme kararı almışlardır. Ama maalesef faşizan ve nasyonalist hareketleri sonucu dışlayıcı bir tutum ile Kürtlerin; adeta asimilasyonuna soyulmuştur.

2000'li yıllardan sonra hükümeti devralan Ak parti hükümeti ile birlikte dışlayıcı sistem başkalaşım geçirerek Kürt sorununa ciddi bir yaklaşım sergilenmeye başlanmıştır. Hatta bazı noktalar da düzeltme sağlanmıştır. Ancak binlerce evladını dağlarda kaybetmiş, yüzlerce evladını zindanlarda kaybetmiş bir halkın mücadelesini birkaç iyileşme ile geçiştirmek doğru olmazdı. Aynı şekilde binlerce evladını askerde kaybetmiş bir ülkenin çatışmayı sürdürmesi akıl karı değildir. Ak parti hükümeti, kandil, HDP, ve İmralı ile birlikte başlatılan tarihi süreç son yıllarda büyük bir ivme ve barış havası getirmiştir. Bu süreç birçok provokasyon ve tahrişe rağmen iradeli duruş sayesinde hala ayaktadır, tabi ki dış mihraklar boş durmayıp Kürt kartını kullanmaları içten bile değildir. Amma çözüm süreci yalnız Kürtlerin değil Alevi, Sünni, Süryani…gibi dil, din ve farklı kültürlerin süreci olarak bakılması gerekmektedir, burada ki İslam ölçüsünü de unutmak doğru olmaz zira Kürtler çoğunluk olarak dinlerine bağlı Müslümanlardır ve bu sürece İslam entelijansiyalarının da mutlaka katılması gerekmektedir çünkü Seküler bir perspektif ile çözülmesi imkansızdır. Maalesef İslam entelijansiyaları, Kürt sorununda sınıfta kalmışlardır.

Tarihe baktığımız zaman SAİD NURSİ BEDÜÜZAMAN gibi büyük mütefekkir ve alimlerin önemli tespitleri mevcuttur. Çözüm sürecine baktığımız zaman bir patinaj ve tıkanma söz konusu olduğunu görmekteyiz buda samimiyetten uzaklaşmanın doğurduğu kanaatini getirmektedir. Eğer siz sorunu gerçekten çözmek istiyorsanız gerekirse hükümet olmayayım gerekirse barajı aşmayayım ama insanlarımın huzuru için: 'ben bu sorunu çözecem' demesi gerekir ama siyasi çıkarları öne çıkarırsanız bu sorunu çözemesiniz, seçimlerin yaklaşması ile birlikte HDP'nin de dikkat etmesi gerekir aksi durumunda büyük bir kayıp yaşayacaklarını bilmektedirler ki seçime parti olarak gireceklerini düşünerek bunu yapmalılar,aynı şekilde ülkemiz de büyük bir kan davası ve kaosa sürüklenebilir. Politize olmuş kof beyinli, marjinalist kişiler, her yerde bulunup sadece kan ve silahtan beslenen hareketleri düşünerek , hiçbir düşünceyi ideolojiyi mutlu etmeden bu süreç süratle sonuca varılmalıdır. Eğitimde, kamuda , siyasette kendi dillerini ve kültürlerini konuşmalarından daha doğal bir durum olamaz diye düşünüyoruz ki İslami perspektifte de bu mevcuttur. Ama siz bir tarafı kırıp bir tarafı memnun ederek sağlam bir sonuca varamazsınız ülkenin bütünlüğünü düşünerek hareket etmelisiniz.



Her kışın sonunda bahar vardır. Bu diller, bu kültürler, bu tarihler, hepimizin. Hiç kimse hiçbir şekilde hiç kimsenin yaşayız biçimine karışmaya hakkı yoktur. 'BESE(YETER)' diyor anneler, bu topraklar hepimize yeter. Hakiki hürriyet hakikate esarettir diyerek hiçbir çıkarın arkasına saklanmadan herkesin hakkını hak ettiği kadar , vererek, göz yaşlarını, silip yolumuza devam etmeliyiz. Bütün pragmatik hareketleri terk etmeliyiz. DEMOKRATİK bir hukuk devletinin inşası için öncelikle bakış açımızı değiştirmemiz ve hakikat üzerine düşünmemiz şart diye düşünmekteyiz…

NOT: EY YAZI BUGÜN DE ALLAH İÇİN BİRŞEY YAPAMADIK, ONCA İNSAN ÖLDÜ BİZ KALAKALDIK…