Bir problemin çözümünden dolayı bir çok yöntemin denenmesi lazım, çözümün kolaylaşması için konsensüs oluşturulup, bazı paradigmaları değiştirmek lazım. Pragmatik olarak hareket eden ve sadece, demagojilerle hareket edenler neler yapabilir ki…

DIŞ SİYASAL GÜNDEM
Bir problemin çözümünden dolayı bir çok yöntemin denenmesi lazım, çözümün kolaylaşması için konsensüs oluşturulup, bazı paradigmaları değiştirmek lazım. Pragmatik olarak hareket eden ve sadece, demagojilerle hareket edenler neler yapabilir ki…
Ortadoğu haritasını çizmeye çalışan emperyalist ve kolonyalist ülkelerin, şu anda Ortadoğu'da cirit atan, IŞİD gibi örgütlerin önünü açarak, sonra da birkaç bombalama ile önünü kestiğini iddia ederek, adeta Müslümanların gözlerini boyamada geri kalmıyor.
Rojava da ve Türkmen bölgesini adeta esir almış şekilde saldırıya geçen IŞİD, YPG ve PYD savaşçıları karşısında KOALİSYON uçaklarınında destek vermesi sonucu, önü kesilmeye çalışılıyor ki KOBANİ de ve birçok yerde, yenilgiye uğrayan IŞİD, şimdi de TEL ABYAD bölgesine saldırı peşinde. Ancak YPG VE PYD, IŞİD'İN bu saldırılarını püskürtmeyi başarıyor ve Kobani, Cizire kantonlarına bir daha saldırı ihtimalini sıfıra indirilebilir ve Rojava bölgesine derin nefes aldırılabilir.
Şunu da görmek gerekir: Emperyalist ülkelerin önce Irak ordusunun silahlarını, IŞİD'e yem ederek, sonra Kürt bölgesine ve Suriye de bir tahakküm kurma politikası ne kadar gerçekçi.
Ortadoğu'da görülmesi gereken: Ehlisünnet göbeğini kesip, İran ŞİASI ve mezhepler arası çatışmayı körükleyerek, istedikleri yönetim ile Ortadoğu'da at koşturmak. Çünkü bütün verileri ve yaptıkları hamleler bunları göstermekte, ayrıca etnik ve kimliksel bölgeler çerçevesinde, oluşturacakları yeni devletçikleri kendilerinin istedikleri ve ehli sünnetten (KUR'ANIN VE PEYGAMBERİN MÜSLÜMANLIĞI) uzak bir İslam'ın, Ortadoğu'da işleme konması. İşte burada en büyük engelin Türkiye olduğunu bildikleri için diş geçirme peşine düşmüş bulunuyorlar, Diyebiliriz.
Ortadoğu'nun ağabeyi olarak görülen ve yıllarca İslam'ın şerefini yükselten, Osmanlı paradigmasının uyanacağının korkusu sarmış durumda. Çözümün ancak kendi içinde bulunduğu, bu savaş halini durdurucu tek etken; Ancak gerçek İslami şuurun yerleştirilmesi ve bilinçli bir yönetimin el atması olacaktır. Bu da ancak hak ve batılın savaşını idrak eden kişilerden müteşekkil olacağını bilmekte, fayda vardır.
İÇ SİYASAL GÜNDEM
Seçim sonuçları çok farklı zor denklemleri, karışık siyasal yorumları beraberinde getirdi. Türkiye siyasal konjonktürü, 18-28 Yaş aralığındaki ve Türkiye siyaset tarihini bilmeyen yeni genç nesil, seçim sonuçlarının ardından, TV Ekranlarında, ismini belki de yeni duyduğu bir kavramla karşılaştı. KOALİSYON !
Peki, koalisyon nedir?
En kısa tabiriyle: 'İki-üç veya daha fazla partinin, bir araya gelerek gerekli oy çoğunluğunu oluşturup ülkeyi yönetmesi. Bakanlıkların tek parti mensupları değil de aralarındaki ortaklık anlaşması sonucu karar aldıkları paylaşım.'
Türkiye gündemi; 7 Haziran seçimleriyle birlikte bir normalleşme beklerken, seçim sonuçları daha hızlı ve ayak uydurulması daha çetin bir dönemeçle halkın karşısına çıktı. Kafalar seçmen nezdinde karışık. Çünkü, saat başı X partisi bir karar alıyor, onun verdiği karara brifing tadında bir karar Y partisinden geliyor. Halk ve partilerin seçmen tabanı, siyasetin hızından ve kararsızlığından yorgun. Türkiye finans bazında cevapsız bir hükümete karşı durgun ve aleyhte faaliyet yürütmeye devam ediyor. Kaybeden kim derseniz? Cevap: 'İşçi, emekçi, ve Türkiye'nin orta kesim ekonomik kuşağı olarak isimlendirilen küçük burjuva.' Seçim sathı boyunca ülkenin bütün dinamiklerini oy versin veya vermesin halkın tamamını kuşatan bir üslupla sahne alan siyasal aktörler, verdikleri sözü tutmak zorundalar. Çünkü sonuçlar partilere halkın dilinde şunu söylemedi mi?
' Ben kutuplaşmadan/kutuplaştırılmaktan sıkıldım, yoruldum. Beni kardeşim olana, hayata farklı baktığımız, farklı düşündüğümüz için bizi birbirimize karşı ötekileştirmeyi bırak ve ortak akıl yoluyla bütün kin ve nefret söylemlerini, egolarını, bir kenara bırak, benim menfaatime hangi yol tolerans veriyorsa, kendi siyasal menfaatini bir kenara bırak ve uzlaş. Ülkeyi halkın tarafı olan kararlar alarak normalleştir.
Partiler koalisyon ortaklığı için çeşitli yolları ve kendi menfaatlerine olacak adımları atmak için harıl harıl çalışıyor. Unuttukları bir şey varsa, oda halkın nabzını, isteklerini unuttukları yönündedir. Dikkat edin:
Suriye unutuldu,
DAEŞ üzerinden yürütülen algı operasyonları unutuldu,
Kobani'den gelen ölüm haberleri unutuldu,
İsraillin atom bombası olarak nitelendirilen, füze denemeleri unutuldu,
Diyarbakır bombası unutuldu,
Eğitim, ekonomi, iktisat, doların artışı, ekonominin patinaj yaşaması unutuldu,
Asgari ücretin iyileştirilmesi unutuldu,
Kedilerin trafoya girmeleri unutuldu,
Bunları hatırlatacak ve ülkenin istikrar yolunda, büyüme yolunda, refah yolunda, kendini yenileyecek, küresel Dünya ekonomisine entegre olacak hamleleri görmek için, şunu söylüyoruz: Yeniden, yaşanabilir bir ülkenin temellerinin duası ile insanlığın yaşamasını öğrenmemiz gerekir…