Allah Resulü (S.A.V) “Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse diliyle, buna da gücü yetmezse kalbiyle karşı koysun. Buda imanın en zayıf noktasıdır.” Buyurmaktadır.
Bu anlamda insan dönüp sormak lazım kendisine; acaba yeryüzünde işlenen zülüm, işgal, soykırım ve vahşet gibi insanın kanını adeta donduran, işlenen insan suçuna karşı tutumu nasıl olmalı.Her ne kadar insan fıtratı gereği karşı koyar veya ne kadar kötülerse kötülesin faal anlamda elinden geleni yapmazsa Allaha karşı suç işemiş olur.
İnsan fıtratında varulduğu merhamet gereği karşı koyma, engelleme, mümkün mertebe kötülükle savaşma eğilimindedir.
Kime yapılırsa yapılsın zulüm zulümdür. İster bir yahudiye ister bir hristiyana isterse müslümana olsun fark etmez.
En güzel cihazlarla donatılan insan denen varlık mümkün mertebe elinden geleni yapmalıdır ki insan olmanın özelliği bu olsa gerek. Aksi taktirde en adi varlıkların bile düşemeyeceği derekeye inmeye düçar olur.
İşte bu anlamda yukarıda bahsi geçen hadiste Allah Resulü (S.A.V) bu konuya çok güzel bir ifadeyle dikkatleri çekmektedir.
Ben insanım ve neler yapabilirim diyebiliyorsa insan Allah Resulünün ne demek istediğini anlamış demektir.
Yapabiliyorsanız gücünüzle, bunu yapamıyorsanız dilinizle, bunuda yapamıyorsanız en azından kalbinizle karşı olduğunuzu belirtmelisiniz buyuruyor aleyhiselatüveselam.
Kendi şahsım adına bunu değerlendirecek olsam elbette güç itibariyle olayalara müdahale girişimim mümkün olmaz ama en azında ikinci şıkta geçen ifadelere binaen bu haftaki köşe yazımıza taşıyarak dilimizle kınama eylemini gerçekleştirmiş olcağız diye düşündüm.
Zira üstad Bediüzzaman 'Haksızlığa karşı sukut eden Hakka karşı hürmetsizlik yapmış olur.' sözü bu anlamda bir hakikattır.
Bu gün yeryüzünde işlenen zülüm ve vahşetlerin haddi hesabı yok. Dünyanın her köşesinden mazlum, mağdur halkların feryadü figanları yükselmektedir. Bilhassa sömürü, işkence ve zülüm görenler ise hep Müslümanlar olmaktadır. Rabbimiz, 'İnnemel mü'minune ihvetün' 'Bütün mü'minler ancak kardeştirler' sırrınca bize büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Dünyanın neresinde olursa olsun mü'min bir kardeşimiz acısı çekiyorsa onun bu acısı bizdede hissedilir, hissedilmelidir.
Bundan dolayı bu gün filistinde, gazzede çekilen acılar bizim de yüreğimizi kanamakta, yaramızı deşmektedir. Vahşet ve zülmün en son safhasının kol gezdiği şehir GAZZE.
Evet bütün dünyanın suskunlğuna ve iki yüzlülüğüne tanık şehir GAZZE.
Bütün dünyanın gözü önünde siyonist İsrail devleti sivilleri, bilhassa çoluk çocuk, kadın erkek ayırımı yapmadan, genç,yaşlı önüne ne gelirse okul, cami demeden gazzenin üzerine bombalar yağdırmakta.
Bu siyonist vahşet her gün tarihine bir yenisini eklemekte. Ölenler mazlum ve mağdur halk, öldüren terorist Siyonistler, seyreden asrın pısırık devlet yöneticileri.
Karşı koymak sadece vicdanları rahatlatmak adına olmamalı. Gazzede akan kanların durdurulması, yapılan bu soykırımlara bir dur denilmasi, bu vahşetlere bir son verilmesi için ümmet olma şuuruyla Müslümanlar, birlik be beraberce hareket ederek bütün dünyaya gücünü, imanın göstermesi gerek.
Zulme sessiz kalmak zulme ortak olmaktır. Filistinliler üzerine işlenenler ise birer insanlık suçudur. Bende insanım diyen bu suça iştirak etmemeli. Dünya devlet liderleri durup yukarıdan bakarak katil siyonistlere 'Siz devam edin; biz yanınızdayız' der gibi tavırları bırakmalı işgalci, Siyonist işbirlikçilerle hareket etmekten vazgeçmeli. Mahşerde hesabi çetin olur bizden söylemesi.
İsrail devleti toplansalar müslümanların nefes alıp vermesiyle boğulacak azınlıkta. Ama nedense yedi milyon İsrail, bir buçuk milyar müslümana meydan okuyor adeta. Tek amaçları ve batının ortak hedefi ise ortadoğuyu ve islamı yok etmek, Müslüman ülkeleri istila etmek, sömürmek, topraklarını işgal etmek ve bu suretle İslamı ve Müslümanları parçalamak.
Hedef bu söylameye mahal yok her şey gün gibi ortada. Görmemek mümkün değil.
İşte filistinde bu hedefin bir parçası.
Evet gün geçmiyor Siyonist İsrail vahşetine vahşet katmasın, Filistinliler üzerine bombalar atmasın, füzeler yağdırmasın, çocukları, kadınları ödürmeslmesin kanını akıtmasın. Durup şöyle demek lazım.
Hani nerde, bu ümmetin yetim çocuklarına kucak açacak Müslüman liderler.
Hani nerde, islamın ilk kıblesi olan Mescidi Aksa'yı Siyonist israilin bombaları altından çekip alacak kudüsü tekrar fethedecek Ömerler, Selahattin Eyyubiler.
Hani nerdesiniz ey İslam ümmeti: bu zulme bu suskunluk olurmu?
Hani nerde Arap birlikleri. Hani nerde Müslüman yöneticiler. Hani nerde insan haklarını savunan işbirlikçi B.M ( bir LEŞ miş Milletler) Hani nerde iki yüzlü A.B ( Avrupa birliği)
Hani nerde insan haklarını savunan Obama hangi delikte. Hani nerdesiniz pişkin ve pısırık yöneticiler. Hani nerde Ortadoğu ensitüsü. Hani nerde İ.K.Ö (İslam konferans Örgütü) çıkamıyormusunuz kaybulup gittiğiniz delikten.
Şimdi söyleyin İsrail B.M 'in üyesimidir yoksa B.M israilin kölesimidir.
Sözlerimizin sonuna doğru gelmişken gün birlik olma günüdür diyoruz. Gün bir ve bütün olma günüdür. Gün vahdet günüdür. Gün ümmet olma günüdür. Müslümanlar birlik ve beraberliklerini koruyamazsa, vahdet gücüyle hareket etmez ise Siyonist İsrail ve aveneleri dünyayı işgal etmeye, sömürüp yok etmeye devam edecektir. Sözde ateşkes sağlanıyor bir yandanda işgal, vahşet ve soykırım devam ediyor. Bu gün ateşkes olur yarın savaş değişen hiçbir şey olmaz…
SELAM VE DUA İLE….