Ülkemizde ki siyasete batıp kalarak geniş perspektiften bakmadan, sağlıklı bir düşünce şekli oluşturmamız söz konusu olamaz. Bizim Dünya siyasetini de yakından takip ederek, tez, antitez ve sentez dahilinde, daha elverişli bir bakış açısı sağlayabiliriz.

Dış siyaset denilince akla ilk gelen Orta doğu ve yaşanılan durum. Özellikle, son gelişmelerden sonra, Esedden, muhalifler tarafından alınan, bazı yerlerin ve yavaş yavaş Esedin gücünü kaybetmesi, dinlendirilmektedir. Hiç bir zalim, tahtında ebedi kalmamıştır. Zamanı geldiğinde, mukaderat ışığında gidecektir. Uzun süre gitmemiş oluşu, kimseyi vehamete uğratmasın. Nasıl ki büyük nemrutu bir sinekle yere çalan yüce yaradan, yine büyüklüğünü ve kahhar isminin anlamını gösterecektir
Yakın zamanda bir İŞİD vahşeti vardı. Sosyal medya ve Dünya basınında, geniş bir yer buluyordu, şimdi pek sesleri çıkmıyor ya da onu idare edenler sahaya sürecekleri zamanı beklemekte, her şeyin dizaynını sağlayan emperyalist, sömürgeci zihniyet bir petrol kokusu için binlerce çocuğun canına kıyacağını bilmeyen yoktur. Elbette.
Barzani'nin, Amerika ziyareti, bazı durumlar açısından önemliydi. Tabi ki Barzani'nin yaptığı açıklamalar, son derece dikkat çekici ve bir o kadar da, özellikle Kürt siyasetinde heyecan uyandırdı, ancak son dönemde ki Kürt silahlı güçlerinin ve siyasi hareketlerinin başarıları kolonyalist ülkelerin iştahını kabartmaya ve onları heyecanlandırmaya yetti.
Yavaş yavaş büyüyen, Dünya hakikat ve adil düzen sistemi, elbette, hakkın nurunu tamamlaması ile yerine oturacaktır.
İÇE BAKALIM,
Ekonomik vaatler, din üzerinden hakaretler, kişisel hakaretler ve oy için edilmedik laf bırakmayan siyasetçiler. Evet bizim siyasi gündemimiz de bu kadar sert ve net. Hiç kimse, hiç bir şekilde Allah'ın nizamı olan İslam üzerinden istismar edici şekilde, siyaset yapamaz. Eğer gerçek birliği ve hakikati istiyorlarsa ancak, İslam nizamını getireceğine söz vererek konuşulabilir.
Bir günlüğüne vücudunun işlevsel fonksiyonlarını, Allah tarafından bir doktora verilmesini hangi insan ister? İstemez, tabi ki. Hem de hiç kimse. Peki? Neden, sosyal, siyasal ve ekonomik işleri ve düzeni ALLAH'ın nizamına bırakmıyorlar, yoksa (haaşa) yaradan sadece sağlıktan mı anlıyor?
Bakın ekonomik rahatlığın mutluluğun kaynağı olacağını zannedenler, yanılıyorlar. Yapılan araştırmalara gore, en mutsuz insan verileri büyük ve güçlü ekonomik hasılalara sahip ülkelerde ortaya çıkıyor. Gelişmişlik düzeyi bizim çok altımızda olan ülkeler daha mutlu.
Eski ve yeniyi karşılaştırdığımızda, Türkiye ekonomik olarak daha iyi durumda seyrediyor ama huzur derseniz meçhul. Çünkü ekonomik ferahlık, mutluluk vermez siz, insanların gönüllerine, insanlığı ve vicdanı yerleştirmeden, ekonomi ile sağlayamazsınız.
Huzurlu mutlu insan imgelerini, yoksa evinde, yiyecek ekmeği bulunmayan, efendimiz (s.a.s) dönemine neden asrı saadet denildi?
Seçimler bitecek ve milletvekilleri koltuklarına yerleşecek. Acaba bir daha, ellerini sıktıkları insanlar gelecek mi akıllarına, bilemeyiz. Amma birbirlerine, sosyal medya ve ekranlarda hakaret etmeleri onları nasıl yan yana oturtacak acaba, gerçi koltuğun yumuşaklığı güzeldir…