Başta şunu net bir şekilde ifade edeyim. Farklı renk, düşünce ve fikre mensup insanlarla birlikte yaşadığımız geminin sahili selamete ulaşması en büyük temennimizdir.

Hiç kimse yaşadığı beldenin, coğrafyanın huzursuz olmasını istemez. Yaşadığı mahallenin huzursuz olmasını isteyen var mı? Ben kaos ve şiddet istiyorum, gözyaşı istiyorum, huzursuzluk istiyorum diye sokakta bağırana hiç denk geldiniz mi? Şayet, böyle birisini görürsek, akıl melekelerini yitirmiş der, geçeriz.

Fakat gel gör ki sürekli aynı filmin fragmanlarını bu halkın önüne koyuyorlar. Alın size yeni bir film çektik izleyin. Film aynı, senaryo aynı, filmin aktörleri de aynı. Arkadaş, ben bu filmi daha önce izledim gerek yok diyorsunuz. Öyle mi? O zaman kaos istiyorsunuz, siz memleketin huzurunu istemiyorsunuz diye bir de yaftalıyorlar.

Siz hangi filmden bahsettiğimi anladınız değil mi? Hani 2013'ün Mart ayında sinemalara girmişti ya. Hani herkes sinemanın biletini almıştı ya. Hani memleketin her köşesinde o filmden bahsediliyordu ya. 

Hani o filmin sonunda aktörler birbirine girmişti ya. Hani filmin gala gecesinde şehirler yakılıp yıkılmıştı, dükkanlar, iş yerleri, kurumlar kundaklanmıştı ya. Hani yollar kesilip, araçlar ateşe veriliyor, haraçlar toplanıyor, özerklikler ilan ediliyor, çukurlar kazılıyordu ya. Hani birileri gencecik fidanları dağlara kaldırırken, birileri de sınır boylarında karakollar kuruyordu ya.

Hani kazılan o çukurlara hayatının baharında çocukların cansız bedeni düşüyordu ya. Hani o kalem tutan ellere zorla kelleş tutturuluyordu ya. Hani dağda bir suça bulaşmayıp, gelip teslim olanlara aş, iş, eş vaadi veriliyordu ya. Hani bu vaade kanarak, alelacele dönüşü olmayan o yüksek dağların yolunu tutan gençlerin olduğu film var ya.  

Hani herkesin keşke bu filmin sonu böyle bitmeseydi, keşke ben bu filmi izlemeseydim diye sitem ettiği o film işte. Neydi onun adı? Hatırladım şimdi! "Çözüm Süreci" (!)
İşte o film yeniden sinemalara giriyor. Biletlerinizi alın diyeceğim ama daha önce izlemişsiniz, paranıza ve vaktinize yazık olur derim. Bu sefer filmin sonu nasıl biter diye merak edeniniz vardır elbette. Filmde yok yok, ne ararsanız bulursunuz.

Birbirine tahammül etmeyenlerin birlikte DEM'lenmesi mi dersiniz, birbirini hainlikle itham edenlerin birbirine gülücük atmaları mı dersiniz, futbol müsabakasında adaylarının, başka bir aday ile tesadüfen maç izlerken fotoğrafı servis edildi diye arkadaşlarını hain ilan edip, ihraç edenlerin aynı kareleri vermesini mi dersiniz, onlar "terörist" bir araya gelmeyiz diyenlerin kırmızı halılarla birbirini karşılamaları mı dersiniz, "kan bulaşmış elleri sıkmayız" diyenlerin kucaklaşması mı dersiniz…

Filmin fragmanı yayımlandı. Aman Allah'ım! Filmin sonu yine berbat. 
Evet, bir Müslüman Kürd evladı olarak, silahların susması, akan kanın durması, anaların gözyaşının dinmesi, memleketin huzur bulması adına kiminle ne pazarlık yaparsanız yapın eyvallah. Kiminle hangi şartları konuşursanız konuşun eyvallah. 

Ama Müslüman bir kürd olarak, Rabbimin bana fıtri olarak verdiği bir hakkı, başkasıyla pazarlık konusu yapılmasına rıza göstermem. Hele hele bu pazarlık yaptığınız, masaya oturttuğunuz, medet beklediğiniz, umut bağladığınız, beni ve inancımı temsil etmiyorsa, asla kabul etmem.

Biraz daha net söyleyeyim; birlikte DEM'lendikleriniz bir kitleyi temsil ediyor ama bütün bir Müslüman Kürd halkını temsil etmiyor ve edemez de. Eğer fragmanda yayımladığınız gibi film devam ederse, sonu daha önce izlediğimizden farklı olmayacak.