Kamuoyunun merakla beklediği asgari ücret, yapılan 4'üncü toplantının ardından nihayet açıklandı. Her ne kadar doğrudan 7 milyonu ilgilendiriyorsa da dolaylı olarak bütün toplumu ilgilendiren bir durum.

Asgari ücretliye zam yapmak çok önemli bir karar. Belki de savaş kararını almaktan daha zor. Sonuçta çalışan hamala para veriyorsunuz. Öyle para vermek kolay olmazsa gerek. İsterse konserlerde yüz milyonları harcayın o kadar önemli değil.
 

Yandaşlarınıza milyonlarca liralık ihaleleri verin pek anlam ifade etmez. Öyle sevdiklerinize milyonları peşkeş çekin sıkıntı olmaz. Ensesi kalınların milyarlarca liralık vergilerini affedin bir şey olmaz. İsraf edebilir, gereksiz harcama yapabilir pek de önemli değil. Yeter ki asgari ücretliye, emekliye vermeye kalkarken, kuyumcu titizliğiyle hesap yapın. Zaten yapıyorsunuz da. 

Bir aydır kamuoyu asgari ücretle yatıp kalkıyor. 4 toplantı yapıldı. Nihayetinden Çalışma Bakanı kameraların karşısına geçerek, asgari ücret çalışanıyla dalga geçer gibi rakamları açıkladı. Hem de Peygamber Efendimizin "İşçinin alın teri kurumadan hakkını verin"  hadisini hatırlatarak.

Aslında bu hadise kendileri inanmış olsalardı, böylesi komik bir rakamı açıklamaktan haya ederlerdi. Yahu insanda biraz Allah korkusu olur. Enflasyon almış başını gidiyor. Kira artış oranı ve enflasyon yüzde 60'lardayken, asgari ücrette yüzde 30 zam yapmak hangi vicdan ile izah edilebilir?

Toplumda zengin ile fakir, memur ile işçi arasındaki gelir dağılımındaki makası bu kadar açmakla hangi toplumsal huzuru sağlamış olacaksınız? Adaleti nasıl sağlayacaksınız? Hiç mi vicdanlarınızı harekette geçiremiyorsunuz? 

Bu rakamlar artık açlık sınırıyla izah edilemez. Bu, asgari ücretle çalışanı ailesiyle birlikte ölüme mahkum etmektir.
Kira artış oranının yüzde 60'lara, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı olan sadece mutfak masrafının 21 bin liraya, bekar bir çalışanın aylık minimum ihtiyacının 27 bin liraya, 4 kişilik bir ailenin temel ihtiyaçlarının 67 bin liraya yükseldiği bir süreçte yapılan bu hesap elbette ki yanlıştır.

Her insan yanlış yapabildiği gibi hükümette yanlış yapabilir. Önemli olan yanlışta ısrar etmemektir. Yapılan yanlıştan vazgeçmektir. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçin. Yeniden insanların yaşamlarını sürdürebileceği, temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir rakam belirleyin. Asgari ücretle çalışanı enflasyona ezdirmeyin, emeğini heba etmeyin, kapitalist ekonomik çarkların arasında öğütmeyin, yüreğinde iyileşmeyecek derin bir yara açmayın. Kısacası mazlumun ahını da bedduasını da almayın.