İyisiyle kötüsüyle, doğrusu yanlışıyla, eksiği artısıyla 2024 yılını geride bırakıyoruz. Yeni bir yıla girmenin heyecanını yaşayacağız. Koca bir yıl geride kalacak. Tam 12 ay, 52 hafta, 365 gün, 8 bin 760 saati geride bırakmış olacağız.

Bu zaman zarfında sevindiğimiz, üzüldüğümüz, mutlu olduğumuz, mutsuzlaştığımız anılarımız oldu. Kimimiz belki en sevdiklerini kaybetti, ayrılık acısıyla dolu günleri oldu. Kimimiz de belki hayatının en mutlu günlerini yaşadı. 

2024 yılı herkes için farklı anlara sahne oldu. Her bir dakikamız imtihanla geçti. Farkında olsak veya olmazsak, bir imtihana tabi tutulduk. Bireysel olarak tabi olduğumuz imtihanlar olduğu gibi, toplumsal ve ümmet olarak da karşılaştığımız imtihanlar oldu. 

Yanlış hatırlamıyorsam Arapların kullandığı bir atasözü vardır; "Zaman kılıç gibidir, sen onu kesmezsen, o seni keser" bu atasözü aslında insana zamanın ne kadar önemli olduğunu ve bu önemli zamanın verimli bir şekilde kullanılması gerektiği telkininde bulunuyor. Ömürden geçen bu zamanı verimli kullanmazsak, gerektiği şekilde istifade etmezsek, bir daha o zamanı geri getirmemizin imkansız olduğunun bilincinde olmalıyız.

Nitekim Rabbimiz Kur'an-ı Mubinin birçok ayetinde, zaman kavramına dikkat çekmektedir. Zamanın insan hayatındaki önemine işaret etmektedir. Öyleyse bizim için bu kadar kıymetli olan zamanımızın her anını, her dakikasını, dünya ve ahiretimize fayda sağlayacak meşguliyetlerle geçirelim. Zaman israfından kaçınalım. Kıymetli olan ve bir daha geri gelmesi imkansız olan zamanımızı meleyani işlerle harcamayalım. 

Geçirdiğimiz bir yılın muhasebesini yapalım. Vaktimizi nerede ve nasıl geçirdiğimizin hesabını yapalım. Nefsimizin muhasebesini yapalım. Bir yıl boyunca geçirdiğimiz vaktimizin ne kadarını Rabbimizi hoşnut olduğu işlerle geçirdik. Ne kadarını fani dünya ve ne kadarını da ebedi yurdumuz için ayırdık. 

Mensubu olduğumuz dava için ne kadar zaman harcadık. Davamızı, zamanımızın neresine koyduk. En kıymetli vaktimizi mi davamız için ayırdık yoksa vaktimiz kalırsa mı dedik. Aynı davaya mensup olduğumuz kardeşlerimiz için ne kadar vakit harcadık. Onlar için ne kadar zamanımızı ayırdık. Eğer gerçekten bu sorulara rahatlıkla cevap verebiliyorsak, kazanmışız; ama yok, cevap vermekte zorlanıyorsak, gelin aynı yanlışı 2025'te tekrar etmeyelim. 
Rabbimiz zaman mefhumu için bizleri hesaba çekmeden, bizler nefis muhasebemizi yaparak, kendimizi hesaba çekelim. 

Bir şeyin daha muhasebesini yapalım. Gazze için yaptıklarımızın. Bunu herkes yapmalı. STK'sından siyasi partisine, cemaatinden tarikatına, devletin en üst tepesinden toplumun en alt tabakasında bulunan ferde kadar. Bir buçuk yılı aşkındır Gazze'de soykırıma uğrayan mazlum kardeşlerimiz için maddi ve manevi olarak ne yaptık?

Gerçekten gücümüz yettiği halde yapmadıklarımız var mı? Tüm eksiklerimizi tek tek not alalım ve bu eksiklikleri gidermek için, bir program çıkaralım. 2025 yılının ülkemize, milletimize, alemi İslam'a hayırlar getirmesi temennisiyle Allah'a emanet olun.