Sabah saat 09:00 --- Oğlum kahvaltı hazır hadi git babandan para al iki sokak aşağıdan dolmuşa bin ve olayların olduğu yere git 1 ekmek al, sonra şu taşları da polislere at ve gel. Haa unutmadan şu kırmızı bez parçasını da yüzüne bağla gaz kokusu sana iyi gelmiyor çünkü.
Ve 15 yaşındaki çocuk evden çıkar. Annesinin sözünden hiç çıkmayan çocuk verilen görevi bir bir yapar. Taşları atar, ekmeği alır ve dönüş yolundadır. Ama bir hata yapmıştır ve ekmeği yanlış fırından almıştır. Ve rakip fırının sahibinin polis olan kardeşi bir anda yolu keser ve.--- O ekmeği sana yedirmem
Diyerek elindeki gaz fişeğini ateşler ve çocuğu kafasından vurur. Sokakta toplanan odun severler tarafından hastaneye kaldırılan çocuk bir süre sonra ölür ve herkes bu acı ölümle isyan eder.
Sanırım bu öykü böyle olursa daha dramatize olur ve bu ölüme isyan eden odun severler daha fazla haklı olurlar.
Her ölüm acıdır ve hele hele ölen bir çocuk ise bu acı daha da büyüktür. Lakin ölenin önemsiz olduğu, ölümü üzerinden çok elverişli bir bahane elde edildiği bir durum sadece ikiyüzlülüktür.
Çocukların ölümünden bu kadar rahatsız oluyorsunuz da, 12 yaşındaki Ceylan ÖNKOL koyun otlatırken, küçük bedeni havan mermisiyle parçalandığında nerdeydiniz. Savcının olay mahalline gitmeye korkması sebebiyle, annesinin parçalanmış bedenini eteğinde toplayıp savcıya götürdüğün de sesiniz kısık mıydı.
Diyarbakır da 9 yaşında çocuk babasıyla Pazar alışverişinden dönerken evinin önünde sivil polisler tarafından yaylım ateşine tutulduğunda, vücuduna 19 kurşun isabet ettiğinde başka gezegende mi yaşıyordunuz.
Üzülmeniz için, mağdurun sizin gibi düşünmesi mi gerek.
Bu aralar sağlam bir bahane bulamayınca Çocuğun ölüm yıldönümünü bahane etmek de çok uyduruk kaldı. Hatırlatayım.
Bir ölüm sonrası böyle bir yazıyı yazmak istemezdim belki ama amaçları sadece saldırmak olan ve bunu yapmak için bir çocuğun ölümünün kullanılması canımı fena sıktı.
Elbette eylemcilere öldürme kastıyla gaz fişeği sıkan, Öldüresiye döven, göz altına alıp arabanın bagajında saatlerce dolaştıran insan müsvettelerinin bulunup yargı önüne çıkarılması gerekir. Hak ettikleri cezayı almaları gerekir. Her vicdan sahibinin de bunu desteklemesi gerekir. Ama yapılanlar ve yaşananlar umurunda olmadığı halde, bunu bahane ederek sokakları yangın yerine çevirmek de kimsenin haddi olmamalı.
Demokratik ülkelerde ki gibi, Sokağa çıkıp anayasal haklar kullanılarak yürüyüşte yapılmalı, slogan da atılmalı hatta yeri gelince bağırıp çağırılmalı ama özgürlük başkasının özgürlüğünü kısıtlamadan özgürlük olmalı.
Bir tarafta sokaklarda kontrolsüzce olay çıkaranlar, diğer tarafta eğitimsiz lejyonerler yani polisler olunca bu yaşanan acı tablo maalesef ki hiç değişmeyecek görünüyor.
Güzel ülkemizin daha da yaşanabilir olması umuduyla ve fenerbahçeye bir kez daha yenilmiş olmanın hüznüyle Şairin dediği gibi.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Vesselam…