Kıymetli okurlar başkanlık sistemi yazı dizimin 3. sü olan Eyaletler, Eyalet Meclisleri ve Valilik seçimleri konusunu, bu yazımızdan sonraya bırakıyorum. Çünkü bu süreçte eyaletler ile ilgili öngörümü paylaşmamın çokta doğru olmayacağına inanıyorum.
Bir taraftan Suriye batağına çekilmek isteniyoruz. Bir taraftan BOP analistleri Suriye'den sonra sıra Türkiye'de diyor. Bir taraftan Irak'ta devam eden istikrarsızlık. Bir taraftan Yunanistan'da ki ekonomik krizin devam etmesi. Aslında şöyle özetleyelim; komşu ülkelerimizin neredeyse tamamında devam eden istikrarsızlıktan etkilenmediğimizi söylemek realiteye aykırı olur. Aslında komşu ülkelerde yaşananlar ve bunun bize yansıması yazı konumuz olmamakla beraber, başlı başına bir konudur. Önümüzdeki günlerde bu konuyu da kaleme alırız İnşallah.
Devam eden süreçte, özelikle Suriye'de ki mevcut iç savaşın bu kadar sürmesindeki en büyük neden BOP'tur. Buradaki strateji nedir? Burada yatan asıl politik hesabı çözümlemek görünürde zor olmasa da, işin içinde çok cinlik var. Kasaba borcumuz yok ama, kapıya dayandı. Bundan sonraki süreçte gayet sakin ve hassas bir siyaset dili, yine ülke içerisinde huzurun temini ile özelikle bazı konularda stratejik hareket ederek, bazı hamleler boşa çıkarılabilir. İşte burada dikkat edilmesi gereken hususların en başında sınırlarımızın içerisinde huzuru temin etmek olmalıdır. Dünya siyasal dengeleri müthiş bir hızla değişiyor. Global dengeler olağanüstü bir sinerjiyle devam ediyor. Ayak uyduramayanlar kıyıda, köşede kalmaya mahkûmdurlar. Ülkemizde acilen başkanlık sistemi inşa edilmelidir. Başkanlık sistemi olmazsa olmazımızdır. Türkiye'de yeni siyasal düzenin Başkanlık sistemi ile taçlandırılması gerekiyor. Aksi takdirde ülkemizde, çok olağan üstü olumsuzlukların yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Bir koalisyon ihtimalini düşük görüyorum, CHP bugünlerde devam eden neredeyse son aşamaya gelen görüşmeleri, şartsız yada makul taleplerle masaya yatırmazsa bir erken seçim ihtimali kaçınılmaz olacaktır. İşte bu aşamada seçmen, ülkeyi istikrara kavuşturmak için yine AK Parti diyecektir.
Neyse asıl konumuza geleyim. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; Vedat Demiröz tanıdığım yada muhabbettim olan biri değil, sadece uzaktan takip ettiğim, Bitlis'i temsil eden bir parlamenter. Kendisini bırakın, danışmanının bile sadece adını biliyorum. Herhangi bir diyaloğum olmamıştır. Ancak bende birçok kişi gibi dışarıdan izleyen biriyim. Gözlemlediğim kadarı ile yasama çalışmalarında son derece başarılı, hatta alanında duayen sayılan biri... Plan bütçe komisyonunda ülkenin para politikalarına yön veren bir pozisyonda olması, bu konudaki düşüncemle ilgili elimi güçlendiriyor. Şimdi tanımadığım, herhangi bir diyalogum olmamış birini ne kadar tarif edebilirim şeklinde sorular olabilir. Mesela ülkemizin batısında, İstanbul başta olmak üzere birçok ilimizde çoğu vatandaş kendi vekilinin sadece adını bilir ve icraatlarını takip eder. Kişisel beklentiler yok denecek kadar azdır. Tabi buna ek olarak vatandaş, hükümetin icraatlarını da takip eder. Bu icraatları şehirleri ve ülkeleri için makul
icraatlar olarak görürlerse oy vermeye devam ederler. Asla kişisel bir taleple kimse vekile gitmez. Bizde ise tam tersidir, nasıl derseniz; bizde memleketin hayrına, geneli ilgilendiren konular için vekile giden sayısı pek azdır. Hal böyle olunca Vedat Demiröz gibi yasama çalışmalarında başarılı isimler, yerelde biraz daha arka plana itilebilmektedirler. Çünkü aldıkları devlet terbiyesini layığı ila ifa etmek birinci öncelikleri oluyor. Gelip taşeron şirket elemanına karışmıyorlar, tayinmiş, terfi imiş vs. ilgi alanlarına pek girmiyor. Buda şer odaklarının elini güçlendiriyor.
Yazı dizimiz başkanlık sistemi olduğu için, başkanlık sisteminde vekillik yada bakanlık nasıl olur? Vedat Demiröz gibi vekiller böyle bir sistem içerisinde nasıl bir rol alırlar? Önceki yazımızda ne demiştim? Başkanın danışmanları pozisyonunda olanlar, seçilmiş olmasa bile Bakanlık yapacak isimler başkan tarafından belirleniyor.
Önümüzdeki günlerde iki ihtimali bir süreç yaşanacak. Ya CHP ile koalisyon kurulacak, yada erken seçime gidilecek. Aslında şöyle bir ihtimalde vardı; AK Parti diğer partilerdeki sağduyulu parlamenterlerden bir kısmının güvenoyu için desteğini alarak tek başına hükümeti kuracaktı. Ancak bu ihtimal yaşanan son gelişmeler ile suya düştü.
Tekrar diyorum; gidilecek bir erken seçimde AK Parti tekrar tek başına hükümeti kuracak. Tabi eskisi gibi aday dayatma olmamalıdır. Sevilen, sayılan halk içerisinde itibar gören, eğitimli, kültürlü, birikimli kişiler bu defa aday olarak sahnedeki yerlerini almalıdırlar. AK Parti yeni politik metodolojiler ile, yeni döneme damgasını vurabilir. Reformları hızlandırıp, yeni anayasa ile ilgili gerekli son adımları atıp, bürokrasiye ve kendi teşkilatına çeki düzen vermelidir. Yeni siyasal düzen de eski siyasi metodolojiler tarih olacak. Gidilecek bir erken seçimde AK Parti tek başına hükümeti kurup Başkanlık sistemi için düğmeye basacaktır. Başkanlık sistemi tesis edilir edilmez, yani sistemle ilgili prosedür netleştikten sonra, Vedat Demiröz Başkanın danışmanı olarak yerini alacaktır. Muhtemelen Vedat Demiröz bu sistemin ilk bakanlarından biri olacaktır.
Vedat Bey, süreci iyi değerlendirmeli özelikle Bitlis Havalimanını kesin olarak yapılmasını sağlamalıdır. Ayrıca bu süreçte Rahva'da ki Tatvan Devlet Hastanesinin Bölge Hastanesi olacağını, Tatvan'a da yeni bir devlet hastanesi yapılacağının sözünü vermelidir. Tatvan çevre yolunun sürüncemeye bırakılmasını engellemeli, bir an önce Tatvan çevre yolunun yapımına başlanmasını sağlamalıdır. Yine Bitlis' teki tarihi Vakıf eserlerinin restorasyonun hızlandırılması gerektiği ile ilgili, özelikle şehir merkezinde ki camilerin bir an önce bitirilmesi için yoğun bir çaba sarf edeceğini bugünden deklare etmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu konuları ertelemek yerine yoğun bir mesai harcadığından şüphem yok.
Ülkemizin içinde bulunduğu süreçten selametle çıkmasını ümit ediyorum. Bir dahaki yazımda görüşmek dileği ile…
Not: Yazıyı 20-25 dak. Gibi kısa bir sürede yazıp göndermek zorunda kaldığım için başta imla olmak üzere, yazı devreleri ve konu bütünlüğü gibi konularda hatalar yapmış olabilirim. Şimdiden okurların affına sığınıyorum.