Kuruluş amaç ve gayesini yerine getirdiğinden vicdanen rahat olan sivil toplum kuruluşu kardeşlerimden haklarını helal etmelerini istirham ediyorum.
Elbette ki çalışan, çabalayan, gayret eden, yüreği yanan, imkanları doğrultusunda mücadele eden STK'larımız vardır. Onlar da haklarını helal etsinler. Maddi olarak imkanı olmadığı halde, yüreği Gazze ile titreyen STK'larımız da olduğuna inanıyorum. Onlar da haklarını helal etsinler.
Hiçbir şey yapamazsa bile, Gazze'yi dualarından eksik etmeyenler de vardır. Onlar da haklarını helal etsinler.
Bir genelleme yapmak istemiyordum ama kimse kusura bakmasın. Bugün görünen sessizlik beni böyle bir kanaatte yönlendirdi.
Bundan 426 gün önce bizleri sevince boğan ama Gazze halkının başlatmaya mecbur bırakıldığı Aksa Tufanı operasyonunu hepimiz hatırlıyoruz değil mi?
Mücahidlerin yiğitçe direnişini ve işgalci çetelerin pervasızca, vahşice, hunharca katliamlarını, soykırımlarını hatırlıyoruz değil mi?
İlk hastane katliamından gece saat 23.00'da çoluk çocuğumuzla meydanlara akın ettiğimizi de hatırlıyoruz değil mi?
"Vur HAMAS vur! Siyonizme vur!", "HAMAS'a selam, direnişe devam" sloganlarını attığımızı da hatırlıyoruz değil mi?
Elimizde Filistin bayrağı, boynumuzda HAMAS atkılarını gururla taşıdığımız, Gazze'ye ulaştırılması için yardım kuruluşlarına koştuğumuz günleri de hatırlıyoruz değil mi?
Peki değişen ne oldu? 426 gündür Gazze'de katliam ve soykırım devam ediyor. HAMAS yine siyonizme vuruyor. Hem de en azizlerini, liderlerini şehid vererek direniyor.
İşgalci çeteler de katliam ve soykırımlarına devam ediyorlar. Hem de daha şiddetlice, daha vahşice, daha pervasızca, hiçbir hukuku tanımadan katlediyorlar. Gazze'de taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadan soykırımını sürdürüyorlar. Çadırlara sığınanları yakmak suretiyle cürüm işliyorlar.
Ne direniş cephesinde ne de işgalci çetelerin soykırımdan değişen bir durum yok. Değişen durum bizim cephemizden. Artık meydanlara inmiyoruz. Elimizde Filistin bayrağı, boynumuzda HAMAS atkısını taşımıyoruz. Öyle yardım kuruluşların kapısına da koşmuyoruz. Gazze'yi gündemimizden düşürdük veya gündemimizden düşürüldü.
Hani Gazze için iktidarı harekete geçirecektik! Hani bunu yerelden başlatacaktık! Hani Gazze'yi özgürleştirecektik! Hani Mescid-i Aksa'da namaz kılacaktık! Bunların hepsini ajandamızdan çıkardık.
Evet, 500 STK'nın sadece 7 kişiden oluşan yönetimleri sahaya inerse, 3 bin 500 kişi demek. Aileleriyle birlikte inerlerse bu rakam 10 bini bulur. Bitlis'te 10 bin kişi meydana inerse, hiçbir güç önünde duramaz. Varsın bunu ülke çapında düşünün. Rakamlar milyonları bulur. Biz bunu yaparsak, Gazze özgür olur, Aksa özgür olur. Ama biz tabeladan ibaret olduğumuz sürece ne Gazze ne de Aksa özgür olamaz.
Yok, eğer Sayın Cumhurbaşkanının iki dudağının arasından çıkacak olan "Meydanlara inebilirsiniz" talimatını bekliyorsanız, yaşadıkları çadırlarda diri diri yakılan kardeşlerimizin o yürek yakan manzarasını daha çok izlersiniz. Varsın kararı siz verin. Vicdanları harekete geçirin. Gücünüzün farkında olun. Gazze'yi, mazlum Filistin halkını unutmayın, unutturmayın. Kalın selametle…