Ey oğul bunlar engerekler çiyanlardır, bunlar ekmeğimize aşımıza özgürlüğümüze göz koyanlardır. Tanı bu zalimleri Tanı da büyü...
Ne güzel de söylemiş üstad Ahmet Arif. Hani bu günleri dünden görmüş gibi. Gerçi küçük bir değişim yaptım ama neyse.
Taksim olaylarında, göstericilere müdahale eden polisin tavrı ve Başbakan'ın tehditkar açıklamaları tam anlamıyla bir düşmanlığın dışa vurması oldu. Meydanlara devlet baskısından duyduğu rahatsızlığı dile getirmek için çıkan vatandaşların arasına katılan, yakan, yıkan, talan eden, olayları provoke eden Memleket düşmanları, ne kadar sevimsiz ise polisin tavrıda o kadar sevimsiz ve yersizdi.
İki tarafı da anlamak oldukça zor. Göstericilerden doğa için meydanlara çıkanlar, yıllardır doğu güneydoğuda köyler yakılırken, ormanlar yanarken, köprüler yıkılırken, katliamlar yapılırken akılları neredeydi. Yoksa Diyarbakır Bitlis Van Hakkari memleket toprağı değilmiydi?
Yada meydanlara, polisin vahşetine sessiz kalmamak için çıkanlar, Hakkari'de 25 polisin birlikte coplayarak, kemiklerini kırdıkları genci sokakta ölüme terkettiklerinde, yada polisin Şemdinli'de bir çocuğu dipçikle bitkisel hayata geçirene kadar dövdüğünde, yada Ceylan ÖNKOL'un atılan bombayla parçalanan bedenini annesinin eteğinde toplayarak, savcıya götürdüğünde, ağıt yaktığında neredeydiniz?
Yada taş atan gençlere polis müdahalesinden rahatsız olanlara sorarım. Savaş uçaklarıyla köylüleri, akrabaları, abisi, amcası öldürülen, Köyü yakılan, Ailesi fişlenen, Dili reddedilen çocuklar, polisi taşladıkları için 12-13 yaşlarında hapis yattıklarında neredeydiniz. Tabiki evlerinizde olacaktınız, çünkü orada zulüm görenler Kürt idi. Öyle ya 'En iyi Kürt, ölü Kürt' diyen devlet adamları gördü bu memleket, bunlar neki..!
Ne zor iş değilmi empati kurmak.
Gel gelelim İmamın Ordusuna...
Şu polis milletine aklım ermiyor. Yahu siz bu memleketin insanı değilmisiniz? Size ağa babalarınız emir verdi diye, nasıl insanlıktan çıkarak öldüresiye döversiniz milleti. Dövdüğünüz kim? İsrail vatandaşımı, yoksa Memleketimizi işgal etmeye gelmiş uzaylımı, ne? Bu nasıl bir pervasızlıktır Allah aşkına.
Birde Adana'da göstericileri coplamak için kovalarken köprüden düşmüş bir polisin, Şehit olduğunu söylüyorlar akşam haberlerinde. Ey akıl... Şehit Allah Rızasını gözeterek, memleket, namus ve inanç uğruna ve bu unsurlara kast etmiş düşmana karşı, kafire karşı savaşırken ölene denmiyormuydu? Ne zamandan beri Şehadetin manası değişti de haberimiz yok.
Şahsım ülkemizin geçtiği bu hassas dönemde yaşanan olayları 'devletin baskıcı rejimine karşı birlik olan, dayatmacı tutumlara karşı baş kaldırarak ve demokratik haklarını kullananlara' sonuna kadar destek veriyorum. Lakin, işi çığrından çıkaran, provoke eden, yakan, yıkan ve maksadı, aşırı ulusalcıların çıkarları doğrultusun getirmeye çalışanları da asla kabul etmiyorum. Aynı zamanda da kendi halkını barbarca coplayan, sopalarla öldüresiye döven, gaza boğan ve insanlığını bir kenara bırakmış robotlaşmış poliside kınıyorum.
Hoş bizim kınamamız umurlarında bile değil ama bilin ki sizden tiksinmeye başlayan bir nesil yetişmekte. 80 öncesi cuntacılar için sağcı solcu demeden tavrınız buydu, bu gün ise imamın ordusunun kumandanları için tavrınız bu. Yazık çok yazık... Vesselam