32667 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Valiler Kararnamesiyle Sancaktepe Kaymakamı Ahmet Karakaya, Bitlis Valisi olarak atandı. Geçtiğimiz hafta da göreve başladı. İlk ziyaretlerinden biri de kentte medfun bulunan Feyzullah el-Ensari hazretleri oldu.
Elbette ki kentte yaşayan halk, bir valinin atanması yapıldığında merak eder. Valinin nereli olduğunu, ahlakını, insanlarla diyaloğunu merak etmesi gayet normal. En azında iki yıl boyunca, kendisini yönetecek valiyi, idareciyi tanımak ister. Tabi bu süre uzayabilir de kısalabilir de.
Bir vali göreve başladığında onunla ilk yüz yüze gelenlerden biri de gazetecilerdir. Haliyle Gazeteciler; vatandaşların, "Yeni gelen valimiz nasıl biridir?" sorusunun muhatabı olurlar. Gazeteciler de ataması yapılan valinin geldiği görev yerinde, hakkında bilgi edinir, göreve başladığındaki karşılamada da edindiği izlenimlerini harmanlayarak, vatandaşların sorularını cevaplar.
Bazen de "Şimdilik henüz erken, biraz zamana ihtiyaç var, bakıp göreceğiz." diye söylediği de oluyor. Bazen de bir şeyi zamanın akışına bırakmak en doğru olandır. Zaman her şeyin ilacıdır.
Burada aslında bir tebessümle sevinebilen, küçük bir dokunuşla mutlu olabilen, kadim kentte yaşayan vatandaşların, bir validen, bir mülki amirden, bir idareciden beklentilerine dikkat çekmek istiyorum.
Normal bir vatandaşın, bir muhtarın, STK'nın, siyasi partinin, gazetecinin, odaların validen beklentileri farklıdır. Ama mutlak surette herkesin bir beklentisi vardır. Her şeyden önce bu beklentilerini karşılayacak bir idarecinin olmasını arzularlar.
Bir muhtar; idaresi altında bulunan köyüne, mezrasına, mahallesine hizmet götürülmesini ister. Yol, köprü, kanalizasyon, altyapı, üstyapı, gölet yapılmasını ister. Köyler arasında, mahalleler arasında, adil bir hizmet paylaşımının olmasını ister. Köyünün, mahallesinin, mezrasının, güvenliğinin sağlanmasını ister. Valiliğin ulaşılabilir bir makam olmasının beklentisi içerisinde olur.
Bir STK; valinin sivil toplum kuruluşlarına yönelik gerçekleştireceği bir toplantı veya etkinliğe davet edilmesini ister. Bu tür aktiviteleri belli başlı birkaç STK ile değil, yasalar çerçevesinde kentte hizmet eden tüm STK'lar ile diyalog halinde yapılmasını ister. Yasal çerçevede yapacağı etkinliklerin, hazırlayacağı projelerin desteklenmesini, kolaylaştırılmasını ister. Ötekileştiren, ayrıştıran, değil; birleştiren, kaynaştıran ve ulaşılabilen bir idareciyle çalışmak ister.
Bir siyasetçi; memleket adına atılacak her hayırlı adımın istişare edilerek yapılmasını ister. Kentin ekonomik, siyasi ve kültürel alanda kalkınması için fikir ve tecrübelerinden faydalanılmasını bekler. Yasal çerçevede halkın maslahatını, memleketin menfaatini önceleyen siyasi partilere eşit mesafede olmasını ister. 15 Temmuz gibi halkın genelini ilgilendiren, halkın ortak değeri olan etkinlik ve programlara sadece bir iki siyasi parti il başkanını değil, tüm siyasi parti il başkanlarının davet edilmesini ister.
Bir gazeteci; mesleğinin gereği en çok muhatap olacağı vali ile uyum içerisinde çalışmak ister. Halkın doğru ve zamanında bilgi almasını sağlamak, asparagas haberlerin önüne geçmek, doğru bilgiye ulaşmak adına valinin sürekli ulaşılabilir olmasını ister. Gündeme getirilen halkın ve memleketin sorunlarının çözümü için ivedilikle adımların atılmasını bekler. Memleketin hayrına atılacak adımlarda, fikir ve tecrübelerinden faydalanılmasını ister.
Hakeza odalar; memleketin bel kemiği, ekonominin omurgasıdırlar. Esnafın temsilcileridirler. Ciddi bir kitleye hitap ediyorlar. Böylesi önemli bir konumda olan odalar, sorun ve taleplerinin hızlı çözülmesi adına uyum içerisinde çalışabilecek bir vali profilini isterler.
Peki, normal bir vatandaş ne ister? Onların da elbette istekleri vardır. Yolları pek de valiliğe düşmez, zaten valinin de bu kadar insanı ağırlaması da imkansız. Onların beklentileri de bireysel değil, toplumsaldır.
Valinin, içlerinden biri olmasını isterler. Yani halktan biri olmasını. Kendileriyle aynı sokakta yürüyen, aynı kahvede oturan, aynı camiye giden, aynı lokantada yemek yiyen, acı ve tatlı günlerinde yanlarında olan bir idareci profilini isterler.
Üsten kendilerine kibirle bakan, parmakların uçlarıyla tokalaşan, sıra sıra dizilen çakarlı araçlarla, korku salan güvenlik görevlileriyle dolaşan değil, halkla bütünleşen bir vali isterler.
Peki, bu istekler nasıl anlaşılacak? Bir vatandaşın sıkıntısına nasıl hakim olunacak? Tarihte bunu öğrenmenin benzer yöntemleri vardır. Bir devleti ayakta tutan en önemli özelliği, adaletidir. Devlet yöneticileri bunu sağlamak için çeşitli yöntemlere başvurular. Bunun en ilginç olanı tebdil-i kıyafettir.
Yönetici kılık kıyafetini değiştirerek, halkın arasına karışır. Sorunları birinci ağızdan dinleyip, çözüm bulmaya çalışır. Halk da bu şekil korkmadan, çekinmeden rahatça sorunlarını, taleplerini dile getirir.
Peygamber olan Hazreti Davut'tan halife olan Hazreti Ömer'e, ondan da padişah olan Kanuni Sultan Süleyman ve diğer birçok padişah ve idareciler bu yöntemi uygulamış ve hayırlı neticeler almıştır. Arkalarında hoş bir seda bırakmışlar. Yeni valimizin bu istekleri dikkate alması temennisiyle görevinde başarılar diliyorum.