Başbakan Erdoğan’ı dinliyorum. Öcalan’ı özgür bırakıp bırakmayacağına ilişkin soruyu yanıtlıyor.“Benim verdiğim, vereceğim bir televizyondur” diyor Erdoğan. Ardından ise ekliyor; “Kendisini hayata dâhil ettik”.
Ben ise bunu 'Kendisini sahneye aldık' biçiminde yorumluyorum. 'Hayata dahil etmek' sözü bence tam da bunu açıklıyor; hayatın dışında, uzak bir adada tutulan Öcalan'a etkin olma şansı verildi; kendisine tanınan bu fırsatla Öcalan izleyici olmanın ötesine geçerek tekrar hayat sahnesine döndü.Öcalan'ın 'hayata dahil edilmesi' sahnenin dışında bırakılan milyonlarca insanın da bu hayat oyununa tekrar dönmesi anlamına geliyor. Bunun nedeni o adı geçen milyonlarcasına göre, Öcalan'ın bir isyan lideri olması. Ve aynı zamanda 29. Kürt isyanına katılanları temsil ediyor olması
1920 Türkiye'sinin sahne dışında kalanlarını yazarken Ahmet Hamdi Tanpınar, Anadolu'yu asıl sahne olarak anlatmıştı. Cumhuriyet'in kurulduğu ilk yıllarda Anadolu sahnede yerini alırken, Kürtler bu sahnenin dışına itilmişti. Kürtlerin buna tepkisi ise çok kanlı oldu. O isyan ateşi bugün hala söndürülemedi. Bildiğimiz onlarca Kürt isyanının nedeni bu toprakların en eski halkının, Cumhuriyet'in yeni elitleri tarafından sahnenin dışına ya da hayatın dışına itilmiş olmasıdır.
Bunca tarihi bilgi ve duruma baktığımızda hata yapma şansımızın olmadığını anlamanın da zor olmadığı kanaatindeyim. Zira sürekli inkar edilmiş varlığı yok sayılmış bir halkın barışa ve eşit yaşamaya bu kadar yakın olmuşken, sabotaj provokasyon ve geri adımların telafisi mümkün olamayacaktır.
30 yıl boyunca ölen 40 binden fazla insana rağmen silahların susmasını, sırf Öcalan ile görüşülüyor diye kabullenmeyenlerin de vatanseverliklerini ve milliyetçiliklerini sorgulamaları gerektiğini düşünüyorum.
Kendisine kafatasçı Ölümlerden medet umucu dendiğinde Küfürleri ağzına sığmayanların 'Vurmaktan, Öldürmekten' bu kadar aleni bahsetmesi de bu iddiaların kehanet olmadığını gösterir.
Eğer hala savaş uçaklarıyla, bordo berelilerle bu savaşın sürdürülüp bitirileceğine inanan, Kandile bayrak dikebileceğine inanan bir zümre varsa, söyleyecek pek de bir şey kalmıyor. Maalesef istedikleri olmayacak. Eee neylersin hayatta her istediğimiz olmuyor bazen.
Hadi hayırlısı…