Geçenlerde, dersim katliamının yıldönümünün de bazı haber kanallarında Seyit Rıza ile alakalı bazı detaylar anlatılıyordu ve oldukça ilgi çekici bazı iddialar dikkatimi çekti. Bu iddialardan en somut olanı ise CHP Miletvekili Hüseyin AYGÜN’ün söyledikleriydi.
AYGÜN'e göre Seyit Rıza, bir isyancıydı ve dersimde sadece kendi aşiretinin lideriydi. Dersim isyanı çıktığında Halkın büyük bir çoğunluğu İsmet İNÖNÜ komutasındaki devlet güçleriyle işbirliği yaparak, Seyit Rıza güçlerine karşı savaşmıştı ve dersim halkı tam bir cumhuriyet aşığıydı.Yani buradan da anlaşılabileceği gibi Seyit Rıza ile birlikte katledilen 15-20 bin civarındaki büyük kısmı kadın ve çocuktan oluşan halkın katledilmesi sıradan bir durumdu.
Sonra bir paylaşım sitesinde Kamer GENÇ'in söylediği 'Dersim diye bir yer yoktur oranın adı Tunceli'dir' diye bir açıklama yapmış.
Yani neresinden tutulur bu açıklamalar bilemedim. Seyit Rıza ve arkadaşlarının kalkıştığı isyan harekatı ne kadar doğrudur yanlıştır bunu elbette biz değil tarihçiler bilir, ama asla kendi halkına silah çevirerek devletin yanında duran bir Dersim Halkı yoktur iyi biliyorum.
Yukarıda anlattığım konun sebebine gelince şöyle özetleyelim. Cumhuriyet tarihi boyunca, Alevi olduğunu söylemeye bile cüret edilemeyen bir ülkeydi Türkiye. Ama son 5-6 yıldır insanlar özgürce Alevilikten bahsettikleri gibi Alevi olduklarını da hatta cem evlerinin yaygınlaşarak Aleviliği öğrettiklerini de açıkça görüyoruz. Bu da özgürlükler konusunda önemli bir noktadır.
Alevi vatandaşlarımızın kültürlerini ve inançlarını yaşamaları elbette güzel ve önemlidir ama toplumda artık alevi nüfusunun fazla olduğu yerlerde Alevi olmayanlara mahalle baskısı yapacak kadar da işi ileriye götürenler var.
Hatta öyle ki, İstanbul'a yapılacak olan 3. köprüye Yavuz Sultan Selim adının verilecek olmasından ötürü kazan kaldıranlar oldu. Ama gelin görün ki Yine İstanbul'da bulunan hava limanına, Dersim'i bomba yağmuruna tutan kadın pilot Sabiha GÖKÇEN'in isminin verilmiş olmasından rahatsız olan yada tek kelime eden bir Alevi yok.
Bu çifte standardın arkasında yatan sebep nedir bilmem ama bir Sünni olarak baktığım zaman gördüklerim hiç de iç açıcı değil. Zira bütün İslam aleminin kanayan yarası olan kerbela vakasında şehid edilen 72 ehli beyte ağlayıp üzülüp yas tuttuğu kadar Dersim katliamına da üzülenler olsaydı, sanırım bu gün bu klonular çok daha farklı şekillerde konuşuluyor olabilirdi.
Son olarak şunu belirtmeliyim ki kendi inancına ve kültürüne saygı gösterilmesini bekleyen hiç kimse, başkasının inancına laf etme yada müdahale etme hakkına sahip olmadığı gibi böyle bir beklentinin içine de girmesi adil ve doğru değildir.
Değinmeden geçemeyeceğim bir husus ta şu ki Manisa Somada hayatını kaybeden maden emekçileri için tüm halkımızın ve insan olanın içi yanmıştır. Lakin ülkemizde yapılmasına şiddetle karşı çıkılan Nükleer santraller yeteri kadar hayata geçirilebilinse, termik santral ihtiyacı bu denli fazla olmaz ve maden ocakları mantar gibi artmaz, en küçük bir patlamada yüzlerce canımızı da yitirmeyiz. Vesselam…